Keremcem – Ferrari Şarkı Sözleri
Karınca kararınca sevmeye çalıştım,
Haliyle az geldi,
Sana Ferrari gerekti!
Kedim Genie benden akıllı,
İlk günden tırmalamıştı…
Bana bunu yapan zalim,
Kim bilir zavallıya neler yaptı…
Senin de bir kalbin var sanıp da aldandım!
Anladığım anlarda,
Türkü yapıp ağlardım…
‘Öpünce gül açtı’ sanan Kerem yanıldı!
Dikensiz gül vakti..
Bu kez biraz ağır geldi!
Beklerim yolun karşıya düşerse,
İçin eski günler filan derse…
Adres aynı bey… bişey neyse!
Dükkân benim! Satacağın kürkse…
Senin de bir kalbin var sanıp da aldandım!
Anladığım anlarda,
Türkü yapıp ağlardım…
Keremcem – Ferrari Şarkı Sözleri
Keremcem Ferrari şarkı sözleri giriş bölümü sevginin nicelikle değil nitelikle ilgili olduğunu ama çoğu zaman bunun anlaşılmadığını ya da değersizleştirildiğini anlatıyor. İronik bir şekilde, “senin için yetmedi” derken aslında kendi sevgisinin kıymetini bilen ama karşısındaki insanın yüzeyselliğine kırılan birini görüyoruz.
Keremcem Ferrari şarkı sözleri takip eden dizeleri görünüşte bir kedi üzerinden anlatılsa da aslında çok daha derin bir insani sezgi, aldanma ve pişmanlık temalarını işliyor. Hafif mizahi bir tonla başlayıp, alt satırlarda ciddi bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor.
Şarkıcı, başta yaşadığı bir hayal kırıklığını anlatıyor ama bunu doğrudan değil, kedisi Genie üzerinden dolaylı bir biçimde dile getiriyor. Kedinin birini ilk günden tırmalaması, o kişinin karakteriyle ilgili bir erken uyarı gibi. Anlatıcı ise o zamanlar bu uyarıyı görmemiş, şimdi geriye dönüp baktığında, o sezginin ne kadar doğru olduğunu fark etmiş.
Keremcem Ferrari şarkı sözleri nakaratı birinin sandığın gibi çıkmamasıyla gelen içsel yıkımı, bu yıkımı kendi içinde yoğurup duygusal bir anlatıya dönüştürme halini yansıtıyor. Aşk ya da güven gibi insani duyguların karşılık bulmaması, anlatıcıyı içsel bir yaraya sürüklüyor. Ama bu yara sessizlikle değil, ağıtla, ifadeyle, türküyle dışa vuruluyor.
Keremcem Ferrari şarkı sözleri devam eden kısmı hem aşkın romantize edilmiş hâline karşı bir uyanışı, hem de güçlü bir kişisel duruşu taşıyor. Yer yer alaycı, yer yer sitemli, ama en çok da özgüvenli bir anlatım var. Aynı zamanda aldanmış bir romantikten, güçlü ve ne istediğini bilen bir insana dönüşümün hikâyesi gibi. Aşkın büyüsünden uyanmış biri, artık sadece duygulara değil, kendine saygısına da sahip çıkıyor.