Sıla – Kapkara Şarkı Sözleri
Küskünüm şarkılara
Cilveli sancılara
Derdime döndüm dolaştım
Takıldım mı ağlara
Peşimde gece yine
Bırak deli mi ne
Gönlümü alamazsın
Dün işte aynı gün
Bugün de aynı gün
Hiç beni kandıramazsın
Sen beni kandıramazsın
Nasıl kapkara
Lazımım ben bana
N’olur ellerimi bırak
Gönlüm delik deşik
150 bin kesik
N’olur ellerimi bırak
Nasıl kapkara
Lazımım ben bana
N’olur ellerimi bırak
Gönlüm delik deşik
150 bin kesik
N’olur ellerimi bırak
N’olur ellerimi bırak
Zaafımdır bilirsin
Başımı belaya sokmak
Girilmez yazan tenhanın
İlle de tozun’ attırmak
Peşimde gece yine
Bırak deli mi ne
Gönlümü alamazsın
Dün işte aynı gün
Bugün de aynı gün
Hiç beni kandıramazsın
Sen beni kandıramazsın
Nasıl kapkara
Lazımım ben bana
N’olur ellerimi bırak
Gönlüm delik deşik
150 bin kesik
N’olur ellerimi bırak
Nasıl kapkara
Lazımım ben bana
N’olur ellerimi bırak
Gönlüm delik deşik
150 bin kesik
N’olur ellerimi bırak
N’olur ellerimi bırak
N’olur bırak
Sıla – Kapkara Şarkı Sözleri
Sıla Kapkara şarkı sözleri giriş bölümü kayıplar, hayal kırıklıkları ve içsel çatışmalarla dolu bir ruh halini etkileyici bir biçimde yansıtıyor. Aşkın getirdiği sancılar ve şarkıların artık bir teselli olmaktan çıkması, duygusal derinliği artırıyor.
Sıla Kapkara şarkı sözleri devam eden bölümü bir kayıptan sonra yaşanan içsel çatışmayı ve kişinin kendi duygularını koruma çabasını etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. Karanlığın peşinden ayrılmama hissi ile sevgiye dair güçlü bir direnç, aşkın karmaşıklığını derinlemesine yansıtıyor.
Sıla Kapkara şarkı sözleri ilerleyen dizeleri içsel bir dönüşüm ve geçmişteki acılardan güçlenme sürecini etkileyici bir biçimde dile getiriyor. Kandırılma korkusu ve bu korkunun getirdiği kararlılık, duygusal olarak güçlü bir duruş sergiliyor.
Sıla Kapkara şarkı sözleri nakaratı duygusal bir çıkmazda olan bir bireyin yaşadığı içsel çatışmaları, bağımlılık hissini ve özgürlük arzusunu sunuyor. Acının ve karanlığın yoğunluğuyla birlikte, kişinin kendi benliğine dönüşü arayışını da barındırıyor.
Sıla Kapkara şarkı sözleri son olarak duygusal zaaflar ve tehlikeli çekimler üzerine yoğunlaşan bir anlatı sunuyor. Tutku ve risk arasındaki ikilem, insan doğasının karmaşık ve tutkulu yanını gözler önüne seriyor.